
Makineler işimizi elimizden alırken, sistemin ayakta kalması için gerekli olan kaynaklar da giderek azalıyor. Bugün sosyal güvenlik sistemleri, emeklilik fonları ve sağlık hizmetleri çalışanlardan alınan vergilerle finanse ediliyor. Ancak çalışan insan sayısı azaldıkça, bu kaynaklar da eriyor.
İşte tam da bu noktada, İsviçreli vergi uzmanı Prof. Xavier Oberson’un önerisi dikkat çekiyor: Yapay zekâdan vergi alınmalı. Çünkü artık sadece insanlar üretmiyor. Kod yazan, müşteriyle konuşan ya da analiz yapan bir yapay zekâ sistemi de ekonomik değer yaratıyor. Fakat bu üretim sürecinde vergi ödemiyor, sosyal sisteme hiçbir katkı sunmuyor. Oysa elde edilen kazanç, giderek daha az kişiyle paylaşılabilir hale geliyor.
Bir diğer ciddi sorun ise gelir dağılımı. Yapay zekâdan en çok kazananlar teknoloji devleri ve küresel şirketler. O halde bu dönüşümden en fazla fayda sağlayanların, toplumsal sorumluluğu da en fazla üstlenmesi gerekmiyor mu?
Bu yüzden öneri basit ama güçlü:
Yapay zekâdan elde edilen kazançlardan daha fazla vergi alınmalı. Bu vergilerle işsiz kalan kesimler desteklenmeli, yeni beceriler kazandırılmalı, geleceğin çalışma modellerine geçiş kolaylaştırılmalı.
Öte yandan yapay zekânın yaygınlaşması, sadece işsizliği değil, aynı zamanda sosyal dayanışmayı da zayıflatıyor. Çünkü mevcut sistem, çalışanların ödedikleri vergilerle emeklilere maaş bağlayan, sağlık hizmetlerini finanse eden bir yapıya dayanıyor. Çalışan sayısı azalırsa, devletler bu yükü nasıl taşıyacak?
Belki de zamanı geldi: Yeni bir ekonomik sistem tartışılmalı.
Yapay zekânın çalıştığı, ürettiği, kâr ettiği bir dünyada insanlar sadece çalıştıkları için değil, yaşadıkları için de temel bir gelire sahip olmalı. Aksi halde teknolojik ilerleme, toplumun büyük bir kesimi için yoksulluğa, dışlanmaya ve çaresizliğe dönüşebilir.
Evet, yapay zekâ konfor sunabilir. Ancak gelir yaratılmadığında, insanlar bu konforla nasıl yaşayacak? Soru basit, ama cevabı büyük: Gelecek herkese mi ait olacak, yoksa sadece algoritmalara mı?