Haber Arama
Haber Yada Kategori Arayın...
Ferah Koçak Erdoğan
Ferah Koçak Erdoğan, gazeteciliğe 2003 yılında CNN Türk’te başladı. Burada program muhabirliği, editörlük ve yapımcılık yaptı. 2008’de Habertürk TV’ye transfer olarak 12 yıl boyunca editörlük, yapımcılık, program planlama ve konuk koordinatörlüğü gibi görevler üstlendi. TV100’ün kurucu ekibinde yer alarak yeni bir medya kanalının oluşumunda rol oynadı. 2020’de Habertürk’e dönerek 2022’de medya kariyerini burada noktaladı.
Vicdanımızla yüzleşme zamanı
Yanan sadece ağaçlar değil, geleceğimiz
Bir yaz sabahı uzaklardan göğe yükselen siyah dumanı fark ettiğimiz an acaba neresi yanıyor diye tahminlerde bulunur ne olduğunu anlamaya çalışırız. Belki bir fabrika yangını, belki bir ev... Ama sonra o tanıdık, keskin yanık kokusu yüzümüze çarptığı anda biliriz ki ciğerlerimiz yanıyor; orman yanıyor.

Bir zamanlar çocukluğumuzda içinden geçtiğimiz, serinliğinde nefes aldığımız, kuş sesleriyle huzur bulduğumuz o yeşil cennet... Şimdi alevlerin içinde çırpınan bir hayat.

Bir ağaç yanarken sadece odun değildir yanan. O ağacın dallarına yuva yapan kuşun çığlığıdır aslında duyduğumuz. Toprağın kalbine uzanan köklerin çırpınışıdır. İçinde yaşayan birçok hayvanın yakarışlarıdır. O alevlerde yalnızca bir canlı değil, milyonlarcası yok olurken, fark etmeden kendi yaşam alanımız da küle dönüyor.

Peki neden?
Çünkü iklim değişiyor. Çünkü biz değişmedik. Çünkü hala suçu kendimizde aramıyoruz. Ormanlık alanlarda piknik adı altında koca koca ateşler yakarak pişirdiğimiz etleri afiyetle yedikten sonra arkamıza dönüp bakmıyoruz. ‘Bizden sonrası tufan’ anlayışını hala benimsemeye devam ediyoruz. Bir geleceğimiz olsun istiyorsak değişmemiz ve gelişmemiz gerekiyor. Doğaya daha duyarlı olmak zorundayız. Ormanlar, dünya var oldukça tüm canlılar için gerekli.

İklim krizi bir teori değil, gözümüzün önünde yaşanan bir trajedi halini aldı. Kuruyan göller, erken gelen sıcaklar, dinmeyen rüzgârlar… Hepsi ormanları daha kırılgan, yangınları daha yıkıcı hale getiriyor. Bilim insanları “bu gidişle sadece doğa değil, insanlık da yanacak” diye yıllardır uyarılarda bulunuyor ama…

Biz hâlâ üç derece daha fazla ısınan bir dünyanın ne anlama geldiğini tam olarak kavrayamadık. Hâlâ plastik tüketimini azaltmayı bir lütuf, doğaya saygıyı bir hobi sanıyoruz. Oysa doğaya yaptığımız her şey, dönüp dolaşıp bize dönüyor. Yanan ormanlar, susuz kalan tarım alanları, hızla tükenen doğal kaynaklar... Bunlar sadece çevre sorunları değil; bunlar birer yaşam alarmı.

Şimdi kendimize şu soruları sormalıyız.
Yanan ormanlara bakarken ne kadar sorumluluk hissediyoruz?
Çocuklarımıza bırakacağımız dünya böyle mi olmalı?

Bu yaz bir orman yanarsa, sadece bir ağaç eksilmez; bir gelecek daha karanlık hale gelir. Her birimiz küçük de olsa bir adım atabiliriz. Daha az tüketerek, daha bilinçli yaşayarak, ses çıkararak, hesap sorarak... Çünkü bu gezegenin sahibi değil, misafiriyiz.

Ve ev sahibi olan doğa, artık bize kırgın.

Belki de şimdi, bir ağacın gölgesine oturup vicdanımızla baş başa kalma vaktidir. Belki de en büyük yangın dışarıda değil, içimizdedir. Söndürmeye oradan başlamalıyız.

Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Reklam Banner
Diğer Yazıları
2025
Pusula Swiss – Tüm hakları saklıdır.
Özel Haber
Etkinlik
Anasayfa
Yazarlar
Video