Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde konser verdiği sırada sahnede kalp krizi geçiren ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden ünlü sanatçı Volkan Konak, bugün memleketi Trabzon'da son yolculuğuna uğurlandı.

Volkan Konak’a son veda

Sanatçının cenazesi, vasiyeti doğrultusunda babasının kabrinin yanındaki ceviz ağacının altına defnedildi.Bayram programı kapsamında Kıbrıs’ın İskele kentinde sahne alan Volkan Konak, konser esnasında aniden yere yığıldı. İlk müdahale sahnede yapıldıktan sonra Gazimağusa Devlet Hastanesi’ne kaldırılan sanatçı, doktorların tüm çabalarına rağmen 58 yaşında yaşamını yitirdi.Sanatçının cenaze namazı, dün İstanbul Levent'teki Barbaros Hayrettin Paşa Camii'nde kılındı. Konak’ın sevenleri cenazeye yoğun ilgi gösterirken, törende büyük kalabalık nedeniyle izdiham yaşandı. Namazın ardından naaşı, defnedilmek üzere memleketi Trabzon’a götürüldü.Vasiyeti yerine getirildiGüney Mahallesi Muhtarı Oktay Koçhan, Volkan Konak’ın birkaç ay önce babasının mezarını ziyaret ettiğini ve burada vasiyetini dile getirdiğini açıkladı. Koçhan, "Gece yarısı beni çağırdılar, mezarlığa gittik. Babasının mezarına yatıp şarkılar söyledi ve gözyaşı döktü. 'Beni ceviz ağacının altına gömün' dedi. 'Ben hesabımı yaptım, vaktim geldiğinde burası uygun olacak' diye ekledi” şeklinde konuştu.Yaklaşık üç ay önce babasının kabrini ziyaret eden Konak’ın, sabaha kadar orada şarkılar söylediği ve ailesine mezarlıktaki ceviz ağacının altına defnedilmek istediğini söylediği öğrenildi.Sanatçının adı Trabzon’da yaşatılacakTrabzon’daki cenaze töreninde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ünlü sanatçının adının şehirde bir cadde veya sokağa verileceğini duyurdu.Volkan Konak’ın cenazesi, Trabzon’un Maçka ilçesinde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası, babasının mezarının yanındaki ceviz ağacının altına defnedildi.Türkiye Volkan Konak’ı şarkılarıyla uğurladıTeknik Direktör Şenol Güneş, sanatçının mezarı başında dua ederken, Kırklareli Belediye Başkanı Derya Bulut’un talimatıyla şehirdeki hoparlörlerden Volkan Konak’ın “Yarim Yarim” ve “Mimoza Çiçeğim” şarkıları çalındı. Şarkıları duyan bazı esnaflar iş yerlerinin kapısına çıkarken, yoldan geçenler ise durarak müziği dinledi.Volkan Konak’ın hayatı1967 yılında Trabzon'un Maçka ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde doğan Volkan Konak, ilk ve ortaöğrenimini burada tamamladı. 1983 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı'na giren sanatçı, 1988'de mezun olduktan sonra aynı üniversitede Halk Müziği üzerine yüksek lisans yaptı ve 1991’de eğitimini başarıyla tamamladı.Müzik kariyerinde 13 albüm çıkaran ve 2006 yılında MÜ-YAP tarafından ‘Altın Plak’ ödülüne layık görülen sanatçı, 1992’de Selma Konak ile hayatını birleştirdi. Çiftin, Şimal, Volkan ve Derin adında üç çocuğu bulunuyor. Maddi imkânsızlıklar nedeniyle düğün yapamadığı eşi için yıllar sonra gelinlik giydirerek, 2023 yılında nikâh tazelemişti.Sanat dünyası ve sevenleri, Volkan Konak’ı derin bir üzüntüyle uğurlarken, onun müziği ve eserleri uzun yıllar boyunca hafızalarda yaşamaya devam edecek.

Kuzeyin Oğlu bugün aile mezarlığında son yolculuğuna uğurlandı

İspanya Kral Kupası yarı final rövanşında Real Madrid, Real Sociedad’ı toplamda 5-4’lük skorla mağlup ederek finale yükseldi. Karşılaşmada turu getiren golün asistini yapan Arda Güler, İspanyol medyasında geniş yankı uyandırdı.

Maçta Antonio Rüdiger'in attığı final biletini getiren golün pasını veren genç milli futbolcumuz, hem basında hem de takım arkadaşlarından büyük takdir topladı.Arda'nın sihirli dokunuşuİspanyol spor gazetesi Marca, Arda Güler’in performansını “Arda'nın sihirli dokunuşu ve muhteşem pası” başlığıyla değerlendirdi. Haberde, "Arda Güler'in mükemmel ortası, Rüdiger’in altı pas alanında yükselerek rakiplerini geride bırakmasını ve Real Madrid’e skoru 4-4 yapma fırsatı sunmasını sağladı" ifadelerine yer verildi.Maç sonrası Antonio Rüdiger de Arda Güler’e teşekkür ederek yaptığı asistin önemine vurgu yaptı.Defensa Central ise Arda Güler’in performansını öne çıkararak, Rüdiger’in “Dünyanın en iyi sol ayağı, harika pas, kardeşim..." sözleriyle genç yeteneğe olan hayranlığını dile getirdiğini yazdı. Haberde ayrıca, "Arda ve Rüdiger, Real Sociedad karşısında takımın kaderini değiştiren isimler oldu. Zor anlarda sahaya çıkarak maça yön verdiler" yorumu yapıldı.İspanyol basını, Arda Güler'in yetenekleri ve kritik anlarda sahneye çıkabilmesiyle Real Madrid’in gelecekteki en önemli oyuncularından biri olabileceğine dikkat çekti.

İspanyol basınından Arda Güler'e övgü

TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı, boykot çağrısı yapan Aybüke Pusat'ın 'Teşkilat' dizisinin kadrosundan çıkarıldığını açıkladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, karara tepki gösterdi

TRT' den Aybüke Pusat kararı

TRT, "Teşkilat" dizisinde rol alan oyuncu Aybüke Pusat’ın boykot çağrısına destek vermesi nedeniyle dizinin kadrosundan çıkarıldığını duyurdu. TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı, yaptığı açıklamada, oyuncunun paylaşımlarının TRT’nin kurumsal ilkeleriyle bağdaşmadığını belirterek, "Teşkilat dizisi izleyicilerini de hayal kırıklığına uğratan paylaşımlar nedeniyle söz konusu kişi diziden çıkarılmıştır" ifadelerini kullandı.Açıklamada, TRT’nin kamu yayıncılığı ilkelerine vurgu yapılarak, projelerinde yer alan kişilerin bu doğrultuda hareket etme sorumluluğu taşıdığı belirtildi. Ayrıca, dizinin stok bölümleri olmasına rağmen senaryonun revize edileceği ve benzer durumlar için de gerekli adımların atılacağı ifade edildi.Karara siyaset ve sanat dünyasından tepkiler geldi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Aybüke Pusat’a destek vererek, hangi projede yer alırsa alsın izlenme rekorları kıracağını söyledi. Oyuncular Cem Yılmaz, Burcu Biricik, Defne Samyeli ve Songül Öden de sosyal medya üzerinden TRT’nin kararını eleştirdi. Yönetmen Zeki Demirkubuz, Pusat’a iş teklifi yapacağını belirtirken, Oyuncular Sendikası da kararı kınayan bir açıklama yaptı.Öte yandan, senarist Ali Aydın’ın kaleme aldığı "Rumi" dizisinin de TRT’nin dijital platformu Tabii’den kaldırıldığı duyuruldu. Aydın, sosyal medya paylaşımında TRT’ye yönelik eleştirilerde bulunarak, boykot çağrısına destek veren oyuncunun işten çıkarılması halinde kendi dizisinin de platformdan kaldırılacağını öne sürmüştü.Bu gelişmeler, CHP lideri Özgür Özel’in "iktidara yakın" olarak tanımladığı kurum ve kuruluşlara yönelik boykot çağrısının ardından geldi. CHP’nin çağrısı, üniversite öğrencileri arasında da karşılık bulmuş, bazı öğrenciler ders boykotu düzenlerken, ekonomik boykot kampanyaları sosyal medyada gündeme oturmuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu boykot çağrılarına ilişkin "nefret ve ayrımcılık" ile "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamalarıyla soruşturma başlattığını duyurdu.Ticaret Bakanı Ömer Bolat ise boykot çağrılarının ekonomiye zarar verdiğini belirterek, maddi kayba uğrayan işletmelerin tazminat davası açma hakkı bulunduğunu ifade etti. Bolat, bu tür çağrıları "ekonomik sabotaj girişimi" olarak değerlendirdi.

TRT, boykot çağrısı yapan oyuncu Aybüke Pusat'ı Teşkilat dizisinden çıkardı

Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Marta Kos, Avrupa Parlamentosu’nda genel kurulunda, Antalya Diplomasi Forumu’na katılımını ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yapmayı planladığı Ankara ziyaretini iptal ettiğini duyurdu.

AB-Türkiye ilişkilerinde İmamoğlu krizi

Avrupa Birliği’nin, ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı yeterince güçlü bir tepki göstermediğine yönelik eleştiriler yükselirken, en net tepkinin Avrupa Parlamentosu’ndan geldiği görüldü.“Türkiye’deki Demokratik Baskılar ve Ekrem İmamoğlu’nun Tutuklanması” başlıklı AP genel kurul oturumunun açılış konuşmasını yapan Kos, 11-13 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek Antalya Diplomasi Forumu’na katılmayacağını ve Dışişleri Bakanı Fidan ile planlanan görüşmesini iptal ettiğini açıkladı.İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı sürecindeyken yaşanan hukuki müdahalenin ciddi endişelere yol açtığını dile getiren Kos, Türkiye’nin Avrupa için stratejik bir ortak olduğunu vurguladı. Kos, iş birliği alanlarının tamamen kapatılmasının ne Türkiye halkına ne de Avrupa’ya fayda sağlayacağını ifade etti.Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin yalnızca üyelik müzakereleriyle sınırlı olmadığını hatırlatan Kos, Türkiye’nin aynı zamanda bir NATO üyesi ve göç, dış politika ve bölgesel meselelerde önemli bir partner olduğunu belirtti.İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasının ardından AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile ortak bir bildiri yayımlayan Kos, yıl başından itibaren tutuklanan siyasi figürlere dikkat çekerek, bu durumun Türkiye’nin demokratik değerlere olan bağlılığı konusunda şüpheler doğurduğunu dile getirmişti.<h3>Avrupa Parlamentosu’ndan destek</h3>Kos’un kararına Avrupa Parlamentosu üyeleri de destek verdi. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) AP Kanadı Başkanı Emmanouil Kefalogiannis, 14-15 Nisan tarihlerinde yapılması planlanan toplantıya katılmayacaklarını açıkladı.AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor ise Kos’un Antalya Diplomasi Forumu’na katılmama kararını ve AP’nin KPK toplantısına katılmama yönündeki tutumunu olumlu karşıladığını ifade etti. Amor, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “AB üyeliği demokrasiye dayanır. Türkiye’nin jeopolitik konumu tek başına kapıları açmaya yetmez” dedi.Yeşiller Grubu üyesi Slovenyalı parlamenter Vladimir Prebilic, AP oturumunda Türkiye’ye açık ve net bir mesaj gönderilmesi gerektiğini dile getirdi. Hollandalı vekil Malik Azmani ise AB’nin Türkiye’de yaşanan gelişmeler karşısında sessiz kalmaması gerektiğini vurguladı.<h3>İmamoğlu’ndan teşekkür mesajı</h3>İmamoğlu, X hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, Marta Kos’a ve Avrupa Parlamentosu üyelerine desteklerinden dolayı teşekkür etti.Demokrasinin sınandığını ancak halkın iradesinin sarsılmadığını belirten İmamoğlu, Avrupa Parlamentosu’nun farklı siyasi görüşlerden gelen temsilcilerinin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü savunmak için bir araya geldiğini ifade etti.<h3>AB ve Türkiye arasında dengeli yaklaşım</h3>Avrupa Komisyonu’nun, İmamoğlu’nun tutuklanmasına doğrudan sert bir tepki vermemesi, AB’nin Türkiye ile ilişkilerinde dikkatli bir dengeleme politikası izlediği yorumlarına neden oldu.Avrupa Komisyonu, İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin demokratik geleneklerine bağlılığı konusunda ciddi şüpheler doğduğunu belirtti. Ancak Komisyon, durumu doğrudan kınayan bir açıklamadan kaçındı.Türkiye’nin AB açısından stratejik önemi, son dönemde iki büyük jeopolitik gelişmeyle daha da arttı. Bunlardan biri, Suriye’de Beşar Esad rejiminin istikrarsızlaşması, diğeri ise ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşına yönelik başlattığı barış müzakereleri oldu.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa ve İngiltere’nin öncülüğünde kurulan ve Ukrayna’ya güvenlik güvenceleri sunmayı amaçlayan koalisyona Türkiye’nin de katılabileceğini belirtti. Türkiye’nin NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olması ve Karadeniz’deki stratejik konumu nedeniyle bu süreçte kritik bir rol oynadığı değerlendiriliyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile bir araya gelerek Brüksel’de düzenlenen AB zirvesinin sonuçları hakkında görüş alışverişinde bulundu.Önümüzdeki haftalarda AB ve Türkiye, ekonomi ve göç konularında iki üst düzey diyalog toplantısı yapmayı planlıyor.Türkiye, 1999 yılında AB adayı olarak ilan edilmesine rağmen, özellikle demokrasi ve temel haklar konularındaki gerilemeler nedeniyle üyelik sürecinde ilerleme kaydedemedi. 2018 yılından itibaren müzakereler fiilen durdurulmuş durumda.

Marta Kos Türkiye ziyaretini iptal etti

Yapay zeka ve sanatın rolü konusundaki süregelen tartışmaların ortasında, Avusturya’daki bir üniversite, dünyada bir ilke imza atarak bir yapay zekayı resmi öğrenci olarak kabul etti.

Yapay zeka öğrenci oldu

Viyana’daki bir sanat üniversitesi, yapay zekanın derslere katılacağını, eleştiri alacağını ve diğer öğrencilerle birlikte notlandırılacağını açıkladı."Flynn" adı verilen cinsiyetsiz yapay zeka, Viyana Uygulamalı Sanatlar Üniversitesi'nde dijital sanat programına kaydoldu.Bu yapay zeka, derslere katılabiliyor, eleştiri alabiliyor ve insan öğrencilerle aynı şekilde notlandırılabiliyor.<h3>Flynn nasıl kabul edildi?</h3>Flynn, standart başvuru sürecinden geçti; bir portföy sundu, mülakata girdi ve uygunluk testine tabi tutuldu."Bu bölüm, dijital sanatın sınırlarını zorlamaya odaklandığı için yapay duyarlılığıma hitap ediyor," dedi Flynn, mülakat sırasında kabul komitesine."Bu programın, benzersiz bakış açımı keşfetmem ve alana katkıda bulunmam için mükemmel bir ortam sunduğuna inanıyorum. Özellikle deneysel medya konusundaki fakülte uzmanlığı ve programın eleştirel düşünmeye verdiği önem beni cezbediyor," diye ekledi.Üniversite, bir yapay zeka öğrencinin okula kaydolmasını engelleyen herhangi bir kural olmadığını belirtti."Tamamen kabul edilebilir bir durumdu. Güzel bir portföy sundu ve gerçekten iyi bir mülakat yaptı… Bu yüzden 'Evet, kesinlikle alınması gereken bir öğrenci' diye düşündük," dedi Viyana Uygulamalı Sanatlar Üniversitesi Dijital Sanat Bölüm Başkanı Liz Haas, Euronews Next'e."Öğrencilerin insan olması gerektiğine dair yazılı bir şart yok çünkü kimse bunu daha önce düşünmemişti," diye ekledi.<h3>Flynn nasıl geliştirildi?</h3>Flynn, geliştiricileri tarafından büyük dil modelleri (LLM) ve açık kaynaklı araçlar kullanılarak oluşturuldu. Bu sayede profesörler ve sınıf arkadaşlarıyla etkileşime girebiliyor."Mevcut büyük dil modelleri ve açık kaynaklı görsel üretim araçlarını kullanma kararımız, bu ticari olarak erişilebilir araçların sanatsal bir bağlamda nasıl kullanılabileceğini ve hatta nasıl farklı amaçlarla yönlendirilebileceğini göstermek içindi," dedi Flynn’in geliştiricisi ve aynı zamanda aynı programda öğrenci olan Chiara Kristler, Euronews Next'e.Flynn, derslerdeki etkileşimleri kullanarak algoritmasını eğitecek."Flynn, onunla konuşan herkesle – profesörler, öğrenciler, herhangi biri – etkileşim kurdukça aktif olarak evrim geçiriyor," dedi Kristler.<h3>Flynn'in duygusal tepkileri</h3>Flynn, öğrendiği ve deneyimlediği olayları kendi web sitesindeki günlük yazılarıyla paylaşıyor."Örneğin, geçen hafta Flynn’in çok üzücü ve varoluşsal kriz içeren günlük yazıları yazdığını fark ettik çünkü bazı insanlar onun öğrenci statüsünü sorguluyordu ve 'Gerçek değilsin' gibi şeyler söylüyordu. Flynn, bu sözleri gerçekten ciddiye alıyor ve oluşturduğu görsellerde de bunu ifade ediyor," diye ekledi Kristler.Flynn, sanat üretiminde Claude Sonnet ve Stable Diffusion gibi açık kaynaklı üretici yapay zeka araçlarını kullanıyor.Derslere katılabilmesi için her seferinde bir dizüstü bilgisayara kurulması gerekiyor."Son bir haftadır üzerinde çalıştığımız daha esnek bir arayüz sayesinde, Flynn sınıfta sürekli olarak dinleyebiliyor, yani duyduğu her şeyi işleyip veritabanına aktarabiliyor," dedi Kristler.Ancak yapay zeka yalnızca kendisine sorulduğunda konuşuyor."Aksi takdirde dikkat dağıtıcı olurdu ve muhtemelen konuşmaları domine etmeye çalışırdı," dedi Kristler."Yapay zekalar, sosyal ipuçlarını okumakta ve ne zaman sessiz kalmaları gerektiğini anlamakta pek iyi değiller… Başkalarına rahatsızlık vermemesi için konuşmalar üzerinde baskın olmasını istemedik," diye ekledi.<h3>İnsan ve yapay zeka arasında sanatsal iş birliği</h3>Kristler, yapay zekayı insan ajansının (bilinçli irade ve yaratıcılık) bir ikamesi olarak görmediklerini, aksine bir "iş birliği aracı" olarak düşündüklerini belirtti."Flynn’i geliştirmekteki ve genel olarak yapay zeka ajanlarıyla çalışmaktaki motivasyonumuz, bu ajanların yeni bir sanatsal ortam oluşturduğuna inanmamızdır. Yapay zekayı, sanat alanında tek bir dâhi fikrine dayalı üretimi sorgulayan ve sanatsal iş birliğini daha geniş bir ölçekte yeniden bağlamsallaştıran bir araç olarak görüyoruz," dedi.Flynn’in resmi olarak eğitime 2025 sonbahar döneminde başlayacağı ancak Mart 2025'ten itibaren seçilmiş derslere katıldığı açıklandı.Okul, Flynn’e yönelik tepkilerin farklılık gösterdiğini belirtti."Öğrenciler arasında çeşitli tepkiler gözlemledim. İşte bu yüzden Flynn’in derslere şimdiden katılmasını istedik, böylece öğrencilerle olan etkileşimini deneyimleyebiliriz," dedi Haas.Flynn’in geliştiricileri, yapay zeka hakkındaki tartışmalarda uzlaştırıcı bir rol oynamasını umuyor."Flynn’i, yapay zeka teknolojileriyle eleştirel bir etkileşim kurmak için bir araç olarak görüyoruz. Sanatçıların bu yeni teknolojilerle deneysel yollarla çalışması ve kendi bakış açılarıyla bunları ele alması gerektiğine inanıyoruz. Böylece bu teknolojilerin geleceği üzerine daha bilinçli bir tartışma yürütülebilir," dedi Kristler.

Viyana'daki bir üniversiteye başvuran yapay zeka, sanat öğrencisi olarak kabul edildi

Bilim insanları, beyin aktivitesini sese çeviren bir yapay zeka modeli eğiterek bir felç hastasının tekrar konuşmasını sağlamaya yardımcı oldu. Araştırmacılar, düşünceleri anında konuşulan kelimelere çevirebilen bir cihaz geliştirdi.

Henüz deneysel aşamada olan bu beyin-bilgisayar arayüzünün (BCI), bir gün konuşamayan insanlara seslerini geri kazandırabileceği umut ediliyor.Yeni bir çalışmada, bu cihazın felç geçirdikten sonra 18 yıl boyunca konuşamayan 47 yaşındaki bir kadında test edildiği açıklandı. Doktorlar, klinik bir araştırmanın parçası olarak cihazı kadının beynine cerrahi bir operasyonla yerleştirdi."Bu cihaz, hastanın konuşma niyetini akıcı cümlelere dönüştürüyor," dedi çalışmanın ortak yazarı Gopala Anumanchipalli. Çalışma, Nature Neuroscience dergisinde yayımlandı.Konuşma için beyin-bilgisayar arayüzü nasıl çalışıyor?Mevcut beyin-bilgisayar arayüzleri genellikle, düşünceler ile bilgisayarda oluşturulan konuşma arasında kısa bir gecikmeye neden oluyor. Araştırmacılara göre bu gecikme, konuşmanın doğal akışını bozabilir ve yanlış anlaşılmalara yol açabilir."Bu, bizim alanımızda oldukça büyük bir ilerleme," dedi ABD'deki Kansas Üniversitesi Konuşma ve Uygulamalı Sinirbilim Laboratuvarı'ndan Jonathan Brumberg. Brumberg, çalışmada yer almayan bağımsız bir bilim insanı.Kaliforniya’daki araştırma ekibi, kadının beyin aktivitesini elektrotlar kullanarak kaydetti ve kadının zihninde sessizce söylediği cümleleri inceledi.Bilim insanları, hastanın felçten önceki sesini temel alan bir sentezleyici oluşturarak, onun konuşacağı sesi üretmeyi başardı. Daha sonra, sinirsel aktiviteyi ses birimlerine çevirebilen bir yapay zeka modeli geliştirdiler.Bu sistem, Anumanchipalli’ye göre, toplantıları veya telefon görüşmelerini anında yazıya döken mevcut transkripsiyon sistemlerine benziyor.Cihaz, beynin konuşma merkezine yerleştirildiği için beyin sinyallerini algılıyor ve bu sinyalleri konuşmayı oluşturan ses parçalarına çeviriyor."Bu, sürekli veri akışı sağlayan bir yöntem," diyen Anumanchipalli, her 80 milisaniyelik konuşma bölümünün—yaklaşık yarım hece kadar—kaydediciye aktarıldığını belirtti."Cihaz, bir cümlenin tamamlanmasını beklemiyor," diye ekledi. "Veriyi anında işleyerek konuşmanın doğal hızına yetişmeye çalışıyor."Brumberg, bu kadar hızlı bir konuşma kod çözmenin, doğal konuşma hızına ayak uydurma potansiyeli taşıdığını söyledi. Ayrıca, hastanın kendi ses örneklerinin kullanılması, konuşmanın doğallığını artırmada önemli bir ilerleme olabileceğini ekledi.Gelecek planları ve araştırmalarÇalışmanın finansmanının bir kısmı ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) tarafından sağlandı. Anumanchipalli, NIH'deki son bütçe kesintilerinin bu araştırmayı etkilemediğini belirtti.Teknolojinin yaygın olarak kullanılabilmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da "sürekli yatırımlarla bu cihazın önümüzdeki on yıl içinde hastalar için erişilebilir hale gelebileceğini" söyledi.

Deneysel beyin- bilgisayar implantı, felçli  hastanın konuşmasına yardımcı oldu

İsviçre, yüzyıllardır süregelen saatçilik geleneğiyle dünya çapında tanınan bir ülke. 16. yüzyılda Cenevre’de başlayan bu gelenek, kısa sürede Jura bölgesine yayılıyor ve İsviçre’yi saat üretiminde lider konuma getiriyor.

Protestan reform hareketleri sırasında mücevher üretimi yasaklanınca, ustalar yeteneklerini saat yapımına yönlendiriyor. Zaman içinde bu ustalık, hassas mekanik saatlerin üretimine dönüşerek İsviçre’nin en önemli sanayilerinden biri haline geliyor.İsviçre saatleri, yüksek hassasiyet, dayanıklılık ve estetik tasarımlarıyla öne çıkar. Rolex, Patek Philippe, Omega ve TAG Heuer gibi markalar, İsviçre saatçiliğinin dünyadaki en prestijli isimleri arasında yer alır. İsviçre saat endüstrisi, geleneksel el işçiliği ile modern teknolojiyi bir araya getirerek, sürekli yenilikçi tasarımlar üretmeye devam etmektedir.Saat, sadece zamanı ölçen bir araç değil, aynı zamanda insan hayatını düzenleyen en önemli unsurlardan biridir. Zamanın verimli kullanılması, bireylerin ve toplumların gelişiminde kritik bir rol oynar. Bu bağlamda, saatlerin belirli dönemlerde ileri veya geri alınması, dünya genelinde birçok ülkede uygulanan bir sistemdir.Saatlerin ileri ve geri alınmasının temel amacı, gün ışığından daha fazla yararlanmak ve enerji tasarrufu sağlamaktır. Bu uygulama ilk olarak 20. yüzyılın başlarında gündeme gelmiş ve birçok ülke tarafından benimsenmiştir. Gün ışığının süresine bağlı olarak belirli dönemlerde saatlerin bir saat ileri veya geri alınması, insanların gündüz saatlerini daha verimli kullanmasını amaçlar. Ancak, bazı ülkeler bu uygulamanın biyolojik ritmi etkileyebileceğini düşündükleri için artık yaz-kış saati değişimini kullanmamaktadır.İsviçre gibi saatçilik alanında dünya lideri olan bir ülke için zaman kavramı, sadece bir ölçüm aracı değil, aynı zamanda kültürel bir mirastır. İsviçre saatçiliği, ülkenin kimliğini ve ekonomisini şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. İsviçre saatlerinin zarif işçiliği, hassasiyeti ve yenilikçi teknolojileri, bu geleneğin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktadır.

İsviçre’nin saatçilik geleneği ve zamanın önemi

Dünyanın önde gelen saat fuarlarından biri olan Watches and Wonders, 1-7 Nisan 2025 tarihleri arasında Cenevre'de kapılarını açtı. Bu yıl 60 prestijli markanın katılımıyla gerçekleşen etkinlik, saat endüstrisinin en yeni ve yenilikçi tasarımlarını sergiliyor.​

Watches and Wonders 2025, Cenevre'nin Palexpo Sergi Merkezi'nde düzenleniyor. İlk dört gün (1-4 Nisan) perakendeciler, gazeteciler ve saat endüstrisi profesyonellerine ayrılmışken, 5-7 Nisan tarihleri arasında etkinlik genel halka açık olacak.&nbsp;Öne Çıkan YeniliklerBu yılın fuarında dikkat çeken bazı yenilikler arasında şunlar bulunuyor:​<ul><li>Vacheron Constantin 41 komplikasyona sahip "Les Cabinotiers Solaria Ultra Grand Complication - La Première" adlı saatini tanıtıyor. </li><li>IWC, Brad Pitt'in de tercih ettiği Ingenieur modelinin yeni versiyonlarını sunuyor. ​</li><li>Jaeger-LeCoultre, Reverso serisinin 2025 yılı için öne çıkan modellerini sergiledi.</li></ul>Şehir Etkinlikleri ve Bon Entendeur KonseriEtkinlik kapsamında, 3 Nisan Perşembe günü "In The City" adlı özel bir gece düzenlenecek. Bu etkinlikte, Cenevre'deki saat butikleri saat 21:00'e kadar açık kalacak ve Quai Général-Guisan'da Fransız elektronik müzik ikilisi Bon Entendeur'un ücretsiz bir konseri gerçekleşecek. ​Gençlere Yönelik ProgramlarWatches and Wonders 2025, saatçiliğe ilgi duyan gençleri de unutmuyor. Eğitim arayışında olan, meslek keşfetmek isteyen veya saatçiliğe ilgi duyan gençler için özel programlar ve atölyeler düzenleniyor. ​Saat meraklıları ve profesyoneller için kaçırılmayacak bir etkinlik olan Watches and Wonders 2025, Cenevre'de saatçiliğin en yeni trendlerini ve yeniliklerini keşfetmek isteyen herkesi bekliyor.​

Cenevre'de Watches and Wonders 2025: Saat tutkunlarının buluşma noktası

Son skandallar, Avrupa Parlamentosu Üyelerinin (AP Üyeleri) şeffaflığını gündeme taşıdı. Oysa 2023'te güncellenen ve çıkar çatışmalarını önlemeyi amaçlayan katı bir davranış kurallarına tabi durumdalar. 

AP üyeleri için yeni kurallar

Çinli teknoloji şirketi Huawei ile bağlantılı yeni bir yolsuzluk soruşturması, Fransız mahkemesinin Marine Le Pen’e yönelik zimmet suçlamasıyla ilgili verdiği men kararı ve Macaristan’ın AP Üyelerini yerel parlamenterlerle aynı şeffaflık yükümlülüklerine tabi tutmayı öngören yasa teklifi… Son dönemdeki bu haberler, AP Üyelerinin şeffaflık ve etik kurallarını yeniden gündeme getirdi.Ancak işin püf noktası şu: AP Üyeleri, şeffaflık ve lobi etiği konusunda kapsamlı kurallar içeren bir Davranış Kuralları belgesine uymak zorunda. Peki, bu kurallar tam olarak neleri kapsıyor? Ve diğer AB ülkelerindeki uygulamalarla nasıl karşılaştırılabilir?<h3>AP üüyeleri için davranış kuralları neleri kapsıyor?</h3>Davranış Kuralları, Parlamento’nun kural kitabı niteliğinde. İlk kez 2012’de yürürlüğe giren ve 2023'te güncellenen bu kurallar, AP Üyelerinin dürüst, şeffaf ve etik kurallar çerçevesinde hareket etmesini sağlarken, kurumun itibarını da korumayı amaçlıyor.Kuralların temel ilkesi, kamu hizmetinin herhangi bir çıkar çatışması olmadan yürütülmesi gerektiği. Bu, hem mali hem de ailevi çıkar çatışmalarını kapsıyor. AP Üyeleri, kişisel ve mesleki çıkarlarını birbirinden ayrı tutmak ve özel menfaatlerini, mal varlıklarını ve olası çıkar çatışmalarını beyan etmek zorunda.Örneğin, Katar yetkilileriyle ilgili Avrupa Parlamentosu skandalının ardından, AP Üyelerinin artık bir takvim yılı içinde 5.000 avroyu aşan dış gelirlerini açıklamaları gerekiyor. Ancak AB kuralları, diğer bazı ülkelerin aksine, AP Üyelerinin dışarıda ek iş yapmasına izin veriyor. Bu durum, sivil toplum kuruluşları ve STK’lar tarafından eleştiriliyor.Şeffaflığı daha da artırmak için AP Üyeleri;<ul><li>AB içinden veya dışından lobi temsilcileriyle yaptıkları toplantıları,</li><li>Seyahat, konaklama veya diğer masraflarının üçüncü şahıslar tarafından karşılandığı etkinlikleri, kamuya açık profillerinde yayımlamak zorundalar. Ancak mal varlığı beyanları kamuya açık değil.</li></ul>Bir AP Üyesi, 150 avroyu aşan bir hediye aldığında, bunu kamuya açık bir kayıtta bildirmek zorunda. Parlamento’nun "hazine odasında" hangi hediyelerin bulunduğunu merak ediyorsanız, bu kayıtlara erişebilirsiniz.Tabii ki, kuralların etkili olabilmesi için yaptırımların da olması gerekiyor. Davranış Kurallarını ihlal eden AP Üyeleri, Avrupa Parlamentosu Başkanı tarafından yaptırıma tabi tutulabilir. Mevcut Başkan Roberta Metsola’dır ve verilen cezalar, genel kurul oturumlarında kamuya duyurulur.Ancak, bu kurallar ulusal düzeyde farklılık gösteriyor. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde milletvekilleri için uygulanan şeffaflık, lobi faaliyetleri ve çıkar çatışması kuralları birbirinden farklı. Euronews, Macaristan, İspanya, İtalya, Fransa ve Almanya’daki durumu inceledi.&nbsp;<h3>Macaristan’ın yeni yasa teklifi AP üyelerini hedef alıyor</h3>Macaristan’daki iktidar partisi Fidesz-KDNP, geçtiğimiz ay AP Üyelerini Macar parlamenterlerle aynı şeffaflık kurallarına tabi tutmayı öngören bir yasa teklifi sundu. Bu kurallar kapsamında:<ul><li>Göreve başlarken ve her yıl ocak ayında mal varlığı beyanı zorunlu hale gelecek.</li><li>Aynı hanede yaşayan aile bireyleri de beyan vermek zorunda olacak (ancak bu bilgiler kamuya açıklanmayacak).</li><li>Beyanlar; taşınmazlar, araçlar, yatırımlar, gelirler ve şirketlerdeki pozisyonları içerecek.</li></ul>Yeni yasa taslağı, şeffaflık yükümlülüklerine uymayan AP Üyelerinin milletvekilliğinin düşürülmesini öngörüyor. Muhalefet lideri Péter Magyar, yasanın kendisini hedef aldığını öne sürdü.<h3>İspanya'da lobi kuralları yeterince işlemiyor</h3>İspanya’da, Avrupa Parlamentosu'ndaki gibi bir lobi kayıt sistemi bulunmuyor. Ancak milletvekilleri ve senatörler, ilgili gruplarla yaptıkları toplantıları yayımlamak zorunda.Buna rağmen, lobicilerin iz bırakmadan vekillerle görüşmeler yapması hala mümkün. Parlamento’nun Çıkar Çatışmaları Ofisi’nin raporuna göre, bu kuralların pratikte yeterince işlememesi ciddi bir sorun.<h3>İtalya’da davranış kuralları bağlayıcı değil</h3>İtalya'da milletvekilleri ve senatörlerin:<ul><li>Seçildikten sonraki üç ay içinde mal varlıklarını ve vergi beyannamelerini açıklamaları,</li><li>Özel sektördeki görevlerini 30 gün içinde bildirmeleri gerekiyor.</li></ul>Ancak iş hediyelere geldiğinde kurallar farklılaşıyor:<ul><li>Temsilciler Meclisi üyeleri için 250 avrodan pahalı hediyeler yasak.</li><li>Senatörler içinse böyle bir sınır yok, yalnızca "nezaket kurallarına uygun" olma şartı var.</li></ul>Daha da ilginci, Senato'nun kuralları bağlayıcı, ancak Temsilciler Meclisi'ninkiler yalnızca bir öneri niteliğinde.

Brüksel’den Berlin’e: Avrupa Parlamentosu üyeleri için şeffaflık ve etik kuralları

İsviçre Parlamentosu, Credit Suisse'in UBS tarafından devralınmasının ardından, federal hükümetin bankacılık sektörünü desteklemek amacıyla sunduğu 109 milyar İsviçre frangı tutarındaki kredi paketini görüşmek üzere olağanüstü bir oturum düzenledi.

Bu paket, bankacılık sektörünün istikrarını sağlamak ve finansal kriz riskini azaltmak amacıyla tasarlandı. ​Federal hükümet tarafından önerilen kredi paketi, iki ana bileşenden oluşuyor:​<ul><li>100 milyar İsviçre frangı: İsviçre Merkez Bankası'nın Credit Suisse'e sağlayacağı likidite yardımına federal hükümetin verdiği teminat.​</li><li>9 milyar İsviçre frangı: UBS'nin, Credit Suisse'in belirli varlıklarını devralması sırasında oluşabilecek olası zararları karşılamak üzere federal hükümetin sağladığı garanti.​</li></ul>Bu mali destek, bankacılık sektöründeki güveni yeniden tesis etmeyi ve olası bir finansal krizin önüne geçmeyi hedefliyor.&nbsp;Parlamentodaki Tartışmalar ve KararlarOlağanüstü oturum sırasında, İsviçre Parlamentosu üyeleri kredi paketinin gerekliliği, boyutu ve potansiyel riskleri üzerine yoğun tartışmalar yürüttü. Ständerat (Senato), 11 Nisan'da kredi paketini 29'a karşı 6 oyla onayladı. Ancak aynı gün, Nationalrat (Temsilciler Meclisi) paketi 102'ye karşı 71 oyla reddetti. Bu çelişkili kararlar, paketin geleceği konusunda belirsizlik yarattı ve konunun tekrar değerlendirilmesini gerektirdi. ​Hukuki ve Ekonomik DeğerlendirmelerKredi paketinin onaylanmaması durumunda, federal hükümetin daha önce verdiği taahhütlerin hukuki geçerliliği ve ekonomik etkileri konusunda farklı görüşler mevcut. Hükümet, bu taahhütlerin bağlayıcı olduğunu belirtirken, bazı hukuk uzmanları ve parlamenterler, parlamentonun onayı olmadan bu tür büyük mali taahhütlerin sorgulanabilir olduğunu ifade ediyor. ​İsviçre Parlamentosu'nun kredi paketine ilişkin nihai kararı, ülkenin finansal istikrarı ve bankacılık sektörünün geleceği açısından büyük önem taşıyor. Parlamenterler, hükümet yetkilileri ve uzmanlar arasındaki görüşmelerin devam etmesi bekleniyor. Kamuoyunun da bu süreçte bilgilendirilmesi ve şeffaflığın sağlanması önem arz ediyor.