
Cleveland Clinic’in tanımına göre anoreksiya nervoza, bireyin kalori alımını bilinçli olarak aşırı kısıtladığı ve ciddi fiziksel-psikolojik sorunlara yol açabilen tehlikeli bir hastalıktır. Kişi, düşük kiloda kalmak adına yoğun diyetler uygular ve bu davranış zamanla ciddi beslenme bozukluklarına neden olur.
Kelime kökeni itibarıyla “anoreksiya” iştah kaybını, “nervoza” ise psikolojik etkenleri ifade eder. Bu bozukluk, beden algısında bozulmalarla başlar, ilerledikçe yaşam kalitesini ve sağlığı ciddi şekilde tehdit eder. Erken müdahale edilmezse ölümle sonuçlanabilir.
Anoreksiyanın türleri
Hastalığın iki temel tipi bulunur: Kalori alımını sürekli kısıtlayan bireylerde “kısıtlayıcı tip”, tıkınırcasına yeme sonrası kusma veya müshil kullanımı görülenlerde ise “temizleyici tip” tanımlanır. Bazı durumlarda kişi aşırı zayıf olmamasına rağmen anorektik davranışlar sergileyebilir, bu duruma ise “atipik anoreksiya” denir.
Belirtiler ve etkiler
Bu hastalık hem fiziksel hem de psikolojik belirtilerle kendini gösterir. Takıntılı yeme alışkanlıkları, yoğun egzersiz, ilaç kullanımı, ciddi kilo kaybı ve beslenme eksikliği öne çıkan belirtilerdendir. Uzun vadede kalp ritmi bozuklukları, bayılma, adet kesilmesi, saç dökülmesi ve vücutta ödem gibi sorunlara yol açabilir.
Tedavi edilmezse, kemik erimesi, organ hasarı, gelişim bozukluğu, kısırlık ve hatta intihar gibi sonuçlara neden olabilir. Yeme bozuklukları, psikiyatrik hastalıklar içinde en yüksek ölüm oranına sahip olanlardan biridir.
Nedenleri nedir?
Uzmanlar, anoreksiyanın tek bir sebeple açıklanamayacağını belirtiyor. Genetik yatkınlık, beyin kimyasındaki farklılıklar, ailevi problemler, toplumsal baskılar, düşük özgüven, geçmiş travmalar ve duygudurum bozuklukları hastalığın gelişiminde etkili olabiliyor.
Bu tür sorunların önlenmesinde sağlıklı beslenme eğitimi, beden olumlamaya yönelik farkındalık ve aile desteği önemli rol oynar.
Tedavi nasıl olur?
Anoreksiya nervoza tanısı, kişinin zayıf olması, kilo alma korkusu yaşaması ve beden algısında bozukluk gibi üç temel kritere göre konur. Teşhis sürecinde fiziki muayene ve laboratuvar testleri yapılır.
Tedavi ise kişiye özel olarak planlanır. Amaç; sağlıklı beslenmeyi sağlamak, kilo kaybını durdurmak, zararlı yeme davranışlarını düzeltmek ve altta yatan psikolojik nedenleri çözmektir. En zor aşama ise bireyin hasta olduğunu kabul etmesidir.
Psikoterapiler (bilişsel davranışçı terapi, aile terapisi vb.), ilaç tedavileri ve beslenme planlaması birlikte uygulanır. İyileşme süreci bireyden bireye değişiklik gösterir.
Refeeding sendromu: Yeniden beslenme riski
Anoreksiyada ölüm riski yalnızca açlıkla ilgili değildir. Yeniden beslenme sırasında gelişebilen “refeeding sendromu” da hayati bir tehlikedir. Uzun süre aç kalan bireylerde vücudun metabolizması yavaşlar, elektrolit dengesi bozulur.
Karbonhidrat alımı başladığında ani insülin artışıyla elektrolitler hücre içine geçer ve kandaki seviyeleri tehlikeli biçimde düşer. Bu durum; kalp ritmi bozuklukları, kas zayıflığı, bilinç kaybı ve kalp durmasına yol açabilir.
Hastanede gözetim altındaki anoreksiya hastalarına çok yavaş ve dikkatli bir şekilde beslenme programı uygulanır. Elektrolit dengesini korumak için takviyeler yapılır ve hastalar sık aralıklarla izlenir.
Vücut kitle endeksi 16’nın altında olan ya da hızlı kilo kaybı yaşayan bireyler için bu süreç son derece hassastır. Uzman kontrolü olmadan ani yemek artışı ölümcül sonuçlara yol açabilir.
Anoreksiya nervoza yalnızca bir yeme bozukluğu değil; ciddi bir ruhsal ve fiziksel hastalıktır. Erken teşhis, profesyonel destek ve sabırlı bir tedavi süreciyle iyileşme mümkündür. Ancak bu süreçte her adım, uzmanlar tarafından dikkatle yönetilmelidir.