
Mevcut yasa uyarınca Tempo 30, yani saatte 30 kilometre hız sınırı, yerel belediye meclislerinin yetkisinde olan sıradan bir trafik düzenlemesi sayılıyor. Ancak yeni düzenlemeyle birlikte, artık bu tür hız sınırlamaları için her durumda halkın doğrudan onayı gerekecek. Yani küçük bir mahallede bile böyle bir hız sınırlaması getirilmek isteniyorsa, son söz sandıkta söylenecek.
Sistem değişikliğinin gerekçesi, halkın konuyla doğrudan ilgilenmesi. Parlamento oturumunda konuşan FDP'li Tim Voser, “Vatandaşlar kanalizasyon yönetmeliğine dair bile söz sahibi olabiliyorken, neden günlük hayatlarını doğrudan etkileyen bir hız sınırında fikir beyan edemesin?” dedi. SVP'li Patrick von Niederhäusern ise bu öneriyi daha fazla doğrudan demokrasi arzusuyla destekledi.
Ancak karar parlamentoda oy birliğiyle alınmadı. Özellikle SP ve bazı merkez partili temsilciler, bu tür düzenlemelerin teknik uzmanlık gerektirdiğini ve yerel yönetimlerin doğrudan temas içinde oldukları mahallelerle daha etkin karar alabileceğini savundu. Ayrıca şu an da halkın karşı çıktığı kararlara itiraz etme yolları bulunduğuna dikkat çekildi.
Bu tartışmaların arka planında ise bazı belediyelerde yaşanan uygulama farklılıkları yatıyor. Örneğin Brugg şehrinde 2019’da yapılan oylamada halk Tempo 30 uygulamasını reddetmişti. Ancak şehir yönetimi, gerekli altyapı harcamaları düşürüldüğü gerekçesiyle bu uygulamayı sessiz sedasız mahalle mahalle hayata geçirmeye başladı. Bu durum, halkın iradesinin dolaylı yollarla baypas edilmesi olarak eleştirildi.
Parlamentoda yapılan oylama oldukça çekişmeli geçti. 69’a karşı 64 oyla kabul edilen öneri sayesinde, kanton hükümeti artık ilgili yasa değişikliğini hazırlamak zorunda. Bu da gelecekte Tempo 30 gibi kararların her zaman halkoyuyla belirlenmesini garanti altına alacak.