İsviçre'deki her üç öğrenciden biri evde, okulda konuşulandan başka bir dilin konuşulduğu bir aileden geliyor. SonntagsZeitung haberine göre, dört yıl öncesine kadar her dört öğrenciden biri, 2000 yılında ise her beş öğrenciden biri yabancıydı. Bu öğrencilerin arasında Almanca bilgisi yeterli olmayanların sayısı bir hayli yüksek.
Kanton Eğitim Direktörleri (EDK) eski başkanı Christoph Eymann, gazete ile yaptığı röportajda bu durumdan endişe duymadığına, ancak bu eğilimin uzun zamandır görüldüğüne dikkat çekiyor. Yine de dikkat etmek gerektiğini söyleyen Eymann, yetersiz dil bilgisinin paralel toplumların ortaya çıkma riskini taşıdığını belirtiyor.
Okula kayıt olmadan önce, Almanca konuşamayan çocuklar için İsviçre genelinde zorunlu dil eğitimi kurslarına ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Eymann, yeterli derecede Almanca bilgisi olmayan çocukların okula alınmaması gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde bu tür çocukların genelde dil bilgisinde açıklar oluştuğunu araştırmaların da gösterdiğini söyleyen Eymann, dersin hızına yetişemediklerinde açıklarını kapatamadıklarına değiniyor.
Eymann ayrıca öğrencilerin okulda kendilerinden ne istendiğini anlamaları ve iletişim kurmaları gerektiğini, bu nedenle çocukların üç yaşındayken yaşadıkları yerin dilini öğrenmelerinin çok önemli olduğunu vurguluyor. SonntagsZeitung'un bildirdiği üzere, söz konusu eğilim okullarda somut sonuçlar doğuruyor.
Gazete; sekiz yaşındaki bir Portekizli öğrencinin Almanca bilmemesinden dolayı, bir öğretmenin bütün okul kitaplarını, defterlerini ve belgeleri fotoğraflayıp resimsel dile çevirdiğini yazıyor. Bu yöntemin de yetersiz kaldığı zamanlarda başka bir Portekizli öğrencinin tercümanlık yapmak zorunda kaldığı belirtiliyor.