Ürün detayları, sertifikalar, tedarik zinciri ve hatta hammaddelerin menşei bile gümrük vergilerinde belirleyici rol oynuyor.

İsviçre Merkezli Sanayi ve Ticaret Odası’ndan Markus Wermelinger, ihracat yapan firmalara danışmanlık veriyor. Ona göre, her ülke farklı belgeler ve koşullar talep ediyor: “Ürünün menşei belirlenmeli, serbest ticaret anlaşması olup olmadığına bakılmalı. Çünkü gümrük vergileri buna göre değişiyor.”

Zolltarifnummer: İhracatçıların Yeni Rehberi
Wermelinger, şirketlere öncelikle ürünlerinin gümrük tarife numaraları (Zolltarifnummern) ile detaylı şekilde ilgilenmelerini tavsiye ediyor. Çünkü bazı ürünlerde gümrük vergileri %39’a kadar çıkarken, bazı ürünlerde düşük oranlar geçerli olabiliyor.

Bir diğer önerisi ise tedarik maliyetlerini gözden geçirmek: “Ne kadar ucuz hammadde alırsam, ürünümü o kadar uygun fiyata satabilirim. Yüksek gümrük vergilerini ancak bu şekilde biraz dengelemek mümkün.”

Swiss Made Dilemmaları
Bazı şirketler çözümü üretim süreçlerini kısmen yurtdışına kaydırmakta bulsa da, bu her zaman avantajlı olmuyor. Çünkü ‘Swiss Made’ etiketi, ürünün satış fiyatının en az %50’sinin İsviçre’de yaratılmış olmasını gerektiriyor. Bu da hem maliyet hem de marka değeri açısından kritik bir faktör.

Belirsizlik Devam Ediyor
ABD gümrük vergilerindeki değişikliklerin ne kadar süreceği ise bilinmiyor. Wermelinger, önümüzdeki haftalarda yüzlerce şirkete danışmanlık vereceğini öngörüyor ancak kendisi de kesin konuşamıyor:
“Firmalar bizden bağlayıcı bilgiler istiyor, ama biz çoğu zaman yalnızca ‘bugünkü bilgiye göre’ diyebiliyoruz. Yarın her şey tamamen değişebilir.”